ATATÜRK VE DENİZ KUVVETLERİ




Atatürk ve Deniz Kuvvetleri

Ulu Önder ATATÜRK,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuvvetli bir donanmaya sahip olması gereğine inanmış ve denize ait konulara ağırlık verip deniz kuvvetinin diplomasi alanında oynadığı rolü daima takdir etmiştir. ATATÜRK’ün Deniz Kuvvetlerine verdiği önem ve destek, onun TBMM’deki söylev ve demeçlerinin yanısıra yapmış olduğu yurtiçi gezilerindeki söylev ve demeçlerinde de görülmektedir.

11-21 Eylül 1924 tarihleri arasında ATATÜRK, Cumhuriyet Donanmasının ilk denize çıkan gemisi HAMİDİYE Kruvazörü ile Karadeniz Seyahatine çıkmıştır. Bu seyahati esnasında gemi subaylarına en sık vurguladığı husus şöyledir: “Donanmasız Anadolu olmaz. Donanmadan yana kuvvetli olmak Türkiye’nin savunması için şarttır. Donanmamız izlediğimiz politikanın da kuvvetli desteği olacaktır.”

ATATÜRK’ün Hamidiye ile seyahatinden iki ay sonra, ATATÜRK’ün direktifleriyle Bahriye Vekaleti (Deniz Bakanlığı) 30 Aralık 1924’te teşkil edilmiştir. Daha sonra Bahriyenin gelişimi için sistematik bir politika izlemiştir. ATATÜRK, deniz politikası ile ilgili olarak şu yorumu yapmıştır:

“Dış pazarlardan satın alınan gemiler ile Donanma yapılamadığını siz de biliyorsunuz. Donanma, sadece kıyı koruyacak bir kuvvet değil, bundan daha önemli olarak deniz yollarının güvenliğini sağlayacak bir kuvvettir. Anadolu’da yaşadıkça bu bakımdan ihtiyacımız daha büyüktür. Evvela çekirdek bir Donanma yapmakla yetinip, Deniz Sanayi ve Ticaretimizi geliştirmeliyiz. Bundan sonra Memleket Sanayiinden fışkıracak Donanmayı yapmak da kolay olacaktır. İlk beş senede kendimizi toplayıp devrimleri yaparız, ikinci beş senede dünyaya kendimizi tanıtırız. Üçüncü beş senede İngiliz Kralına yurdumuzu ziyaret ettiririz.”

Deniz Kuvvetlerimiz, ATATÜRK Devrimlerinin en çoşkulu destekleyicisi ve uygulayıcısı olarak Kemalist ideolojinin yayılmasında çok önemli rol oynamıştır. Bu kapsamda Şapka Devrimini ilk uygulayan Deniz Kuvvetleri olmuştur. Ulu Önder ATATÜRK, 1925 yılının 21 Eylül günü Bursa’ya yaptığı seyahatte İzmit’e kadar tren ile gelmiş ve Mudanya’ya deniz yolu ile geçmeden önce henüz onarılmamış olan YAVUZ Gemisini ziyaret etmiştir. ATATÜRK, bu gemide Donanma Komutanı Yarbay Necati’ ye şunları söylemiştir:

“YAVUZ Gemisine ilk defa geliyorum. Şimdiye kadar YAVUZ Türk bayraklı bir Alman Gemisi idi. Yaralı da olsa bugünkü şekli o zamandan daha pek çok değerlidir. Bu gemiyi Türk Milletinin ihtiyacı olan sağlam ve kudretli bir zırhlı şekline sokacağız. Bu kudret, silah bakımından sizlere, dış politika bakımından bizlere büyük hizmetler görecek, gurur sağlayacaktır.” Nitekim bu sözlerden iki yıl sonra, 1927 yılında Yavuz’un modernizasyonu tamamlanmış ve Ege’ye çıkmıştır.

20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesinin imzalanmasından 40 gün sonra İngiliz Kralı VIII. Edward 03 Eylül-06 Eylül 1936 tarihleri arasında Atatürk’ün resmi davetlisi olarak Türkiye ziyaretinde bulunmuştur. İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye’yi ziyaretinde ATATÜRK ile çeşitli devlet sorunlarını da görüşmüştür. Bu görüşmelerde Türk filosunun Akdeniz’deki İngiliz Üssü olan Malta Adası’nı ziyaret etmesini istemiş ve bu istek kabul edilmiştir.

20 Kasım 1936 günü YAVUZ, KOCATEPE, ZAFER, I.ve II.İNÖNÜ, SAKARYA VE ERKİN Gemilerinden oluşan Türk Donanması Malta’da büyük bir tören ile karşılanmıştır.

1937 yılında, Türk Deniz Kuvvetleri için ikisi Almanya’da, ikisi de İstanbul Taşkızak Tersanesi’nde inşa edilecek olan dört denizaltı gemisinin isimleri hakkında Cumhurbaşkanı ATATÜRK’ün, zamanın Başbakanı Celal BAYAR’a verdikleri direktifleri şöyledir:

“Yeni dört denizaltı gemimiz için bulduğumuz isimler şunlardır:

•SALDIRAY,
•BATIRAY,
•ATILAY,
•YILDIRAY.

Bunların manalarını izaha bile hacet olmadığı kanaatindeyim. Manaları, som Türkçe olan bu kelimelerin kendisindedir; yani saldıran, batıran, atılan, yıldıran.” Bu sözlerden ATATÜRK’ün yurt savunması söz konusu olduğunda ne kadar sert ve gerçekçi olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır."

1938 yılının Kasım ayında Donanma gemileri, Ulu Önder ATATÜRK’ün cenaze törenin denizde yapılan kısmına iştirak etmiştir. ATATÜRK’ün aziz naaşı, 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe’den bir top arabası ve kortej eşliğinde Sarayburnu Rıhtımına getirilmiş, ZAFER Muhribine alınarak Haydarpaşa’ya getirilmiştir. ZAFER Muhribi’nden Haydarpaşa önünde demirli bulunan YAVUZ Zırhlısının kıç güvertesinin 28’lik topları önüne yerleştirilmiştir. YAVUZ, aziz naaşı ZAFER ve TINAZTEPE Muhripleri, GÜR Denizaltısı ile DOĞAN ve MARTI Hücumbotlarının refakatinde İzmit’e kadar intikal ettirmiş, burada, ZAFER Muhribi aziz naaşı YAVUZ’dan alarak İzmit Limanı’nda Mayın İskelesine çıkarmıştır. Denizde yapılan cenaze törenin İzmit’te tamamlanıp, cenazenin özel trenle Ankara’ya gönderilmesi ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Donanması, Ulu Önder ATATÜRK’e son görevini ifa etmiştir.

ATATÜRK, stratejik dehası ve öngörüsü ile Cumhuriyet Donanmasının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. 1923’ten ATATÜRK’ün ölümüne kadar geçen onbeş yıllık süre içinde yok olmuş bir imparatorluğun pervanesi dönmeyen gemiler yığınından, Türk deniz gücünü Orta Akdeniz’e taşıyan ve Malta seyri ile nitel ve nicel gücünü tüm dünyaya ilan eden bir Donanma vücuda getirilmiştir.

Deniz Kuvvetlerinin önemini ve stratejik değerini çok iyi bilen ATATÜRK, Türk denizcisine güvenmiş ve başlangıçtan itibaren zamanının zor şartlarına göre önemli derecede kaynak aktarımı ile Deniz Kuvvetlerinin temelini atmıştır. Hayata gözlerini yumduğunda arkasında gurur duyacağı bir Türk Deniz Kuvvetleri bırakmıştır. Bugün Türk Deniz Kuvvetlerinin rotası, ATATÜRK’ün çizmiş olduğu çağdaş ve aydınlık yoldur.

Donanmanın İlk Manevrası Sebebiyle Göndermiş Oldukları Telsiz Mesajı

1928 yılı Eylül ayında Türk Donanması ilk manevrasını gerçekleştirmiştir. 02 Eylül 1928 sabahı Donanma’ya bağlı gemiler ATATÜRK’ün verdiği harekat talimatı doğrultusunda önce Gelibolu Yarımadası’nda sonra da Çanakkale Boğazı’nda varsayımlara dayanarak iki manevra gerçekleştirmiştir. Bu manevralar süresince Donanma görevini en iyi şekilde icra etmiştir. ATATÜRK 1-2 EYLÜL 1928 tarihlerinde yönettiği manevra sonucunda, Cumhuriyet Donanması personelinin kısa sürede ulaştığı bu ilerlemeyi ve manevrada gösterdiği başarıyı takdire değer bulmuş ve ertesi gün donanma gemilerine aşağıdaki teftiş kritiğini göndermiştir;

Ertuğrul Yatı, 02 EYLÜL 1928

Donanma Komutanına

“İstanbul’da bulunduğunuz andan itibaren gereği üzere verdiğim zor durumlarda,

İçinde bulunduğunuz koşullara göre İstanbul’dan hareket için harcadığınız zamanı çok bulmadım.
Deniz ve kara ile ilgili olarak Donanmaya verdiğim görevleri başarıyla yerine getirdiniz.
Gece harekâtında gösterdiğiniz dikkat, memnuniyet vericidir.
Özellikle son verdiğim yeni varsayıma göre çeşitli durumları ve değişim önlemleri kapsamına olan düşüncelerinizi ve kararlarınızı takdire değer buldum.
Donanmamızın bugün görmüş olduğum düzen ve mükemmeliğinden çok memnun ve gururluyum. Donanma Komutanlığı’na ve Donanmanın diğer kumandanları ile subaylarına ve bütün askerlerine teşekkür ederim. Bu biçimde hizmet ve çalışmalarınızın milletçe daima takdirle karşılanacağına kuşkum yoktur.” Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal

Bu cümleler Cumhuriyet Donanması'nın ve tüm personelinin kısa sürede ulaştığı önemli bir aşamanın göstergesi olarak kayıtlara geçmiştir.

ATATÜRK’ün Preveze Zaferi’nin Yıldönümü Nedeniyle Çekilen Telgrafa Verdiği Cevap

27 Eylül 1938 Salı günü Preveze Deniz Zaferi’nin yıldönümü sebebiyle Beşiktaş’taki Büyük Türk Amirali Barbaros Hayrettin’in türbesinde merasim yapılmıştır.

Bu amaçla oluşturulan “Barbaros Komitesi” Başkanı İstanbul Valisi ve Belediye Reisi Muhittin ÜSTÜNDÜĞ tarafından Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK’e çekilen telgrafa cevaben ATATÜRK’ten aşağıdaki telgraf gelmiştir.

“Muhittin Üstündağ

Vali ve Belediye Reisi, İstanbul

Büyük Türk Amirali Barbaros için yapılan törende sayın halk tarafından izhar edildiğini bildirdiğiniz samimi hislerden çok duygulandım.

Teşekkür ederim.”

Mustafa Kemal ATATÜRK












ATATÜRK'ÜN ZİYARET ETTİĞİ GEMİLER VE VAPURLARDAN HATIRALAR

ADATEPE MUHRİBİ

Atatürk Adatepe Muhribi’nde

27 Temmuz 1933 tarihinde ADATEPE-(II) muhribi ile Yalova’dan İstanbul’a ve İstanbul’dan Yalova’ya seyir yapan Mustafa Kemal ATATÜRK, geminin hatıra defterine şu satırları yazmıştır;

“ADATEPE ile yaptığım kısa yolculuğun hatırasını unutmayacağım! Yakından tanımak fırsatına nail olduğum seçme deniz kumandanlarımız, genç zabitlerimiz ve denizcilerimiz ile iftihar ettim.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKCumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Adatepe Muhribi İle Yaptığı Gezi Hakkında Başbakan İsmet İnönü’ye Gönderdiği Mesajı

Kaplıca : 28/7/933 Saat : 00.30

Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine

Bugün (27 Temmuz 1933) saat 02.30 da Adatepe Muhribi ile Dolmabahçe’ye gittik. Orada 3-4 saat kaldıktan sonra aynı vasıta ile Yalova’ya döndük. Harp Filosu Komutanı Şükrü Bey de beraberdi. Şükrü Bey’den Torpido Komutanı ve Zabitanı ve efradının dikkatinden ve yetişkenlikleri nokta-i nazırdan çok memnun oldum. Torpidonun son yolla yürüyüş tecrübesini yaptırdık. Kumandan, iftihara değer manzara göstermektedir. Zat-ı devletinizi ve Mareşalı tebrik ederim. Zekai Bey’i yerinde tebrik ederim. Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal

ADATEPE MUHRİBİ

Adatepe ile yaptığım kısa yolculuğun değerli hatırasını unutmayacağım. Yakından tanımak fırsatına malik olduğum seçme deniz kumandanlarımız, gemi zabitlerimiz ve denizcilerimizle iftihar ettim.


Gazi Mustafa Kemal
27 Temmuz 1933



ANKARA VAPURU

Ankara Vapuru ile yaptığım tenezzühlerden çok memnun kaldım. Bu yalnız bir tenezzüh değildir. Bize aynı zamanda vazife ifa ettiren bir seyahattir.


Gazi Mustafa Kemal

15 Temmuz 1927




EGE VAPURU

Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi
Ege Vapuru
Mersin 12.11.1931

1930 Senesi nihayetlerinde Marmara ve Ege Denizi ve Akdeniz sahilleri tetkik seyahatlerini Ege Vapuru’yla yaptım. Vapurun seyrüseferde ve her türlü hizmetlerde gösterdiği kabiliyetten dolayı Seyrüsefain Umum Müdürü Sadullah Bey’i tebrik ve vapurun süvarisi zabitan ve bütün efradını takdir ederim.


Gazi Mustafa Kemal
12 Şubat 1931



GÜLCEMAL VAPURU

Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi
Gülcemal Vapuru

Gülcemal Vapuru’nda gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet şayan-ı takdirdir. Müdür-ü Umumisi beyefendim, geminin süvarisine ve bütün mürettebatına teşekkür ederim.


Gazi Mustafa Kemal
05 Haziran1926



HAMİDİYE KURUVAZÖRÜ

“......Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devleti’nin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kaadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir. Bunun ilk azimet noktası, sefain-i harbiye tedarikinden evvel onları muvaffakıyetle sevk ve idareye muktedir kumandanlara, zabitlere, mütehassıslara malikiyettir......”(Hamidiye Kruvazörü Hatıra Defteri, 20 Eylül 1924)

“Tarihte büyük bahrî kumandanlarımız vardır. Fakat modern donanma teşekkülüne teşebbüs ettikten sonra bu gibi kahramanlıklara, parlak harekâta pek tesadüf olunamaz. Benim için gemiden ziyade zabitlerini tanımak mühimdir. Mücadele-i Milliye esnasında donanmamızın toplu olarak istihdamına imkân yoktu. Bununla beraber müteferrik ve vatanperverane hizmetler pek çoktur.”(Hamidiye Kruvazörü, 19 Eylül 1924)

Atatürk Hamidiye Kruvazörü’nde

Cumhuriyet’in ilanından bir yıl gibi kısa bir süre sonra ATATÜRK, 11-21 Eylül 1924 tarihleri arasındaki Karadeniz seyahatini Cumhuriyet Donanmasının denize çıkan ilk gemisi olan HAMİDİYE Kruvazörü ile yapmıştır.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın Hamidiye Kruvazörü ile yaptığı Karadeniz Seyahatinin son gecesi şerefine verilen ziyafette Gemi Komutanının konuşmasına karşılık cevapları (19 Eylül 1924) şöyle olmuştur:

"Bir haftadır Hamidiye ile seyahatimde memleketimizin güzel şehirlerini gördüm. Bundan daha mühim olmak üzere Donanmamızı, zabitlerini tanıdım. Bu seyahatimde sevk ve idarenizdeki gemide gördüğüm inzibat ve intizamdan ve yüksek nezaketten pek memnunum.

Tarihte büyük bahrî kumandanlarımız vardır. Fakat modern donanma teşekkülüne teşebbüs ettikten sonra bu gibi kahramanlıklara, parlak harekata pek tesadüf olunamaz. Benim için gemiden ziyade zabitlerini tanımak mühimdir. Mücadele-i Milliye esnasında donanmamızın toplu olarak istihdamına imkân yoktu. Bununla beraber müteferrik ve vatanperverane hizmetler pek çoktur.

Seyahatim boyunca gördüğüm intizam, inzibat ve terbiye bana müstakbel Cumhuriyet Donanması namına pek kuvvetli ümitler vermiştir. Bu hususta pek müsait intibalarla ve emniyet-i kalble ayrılıyorum. Ben daha yakından alâkadar olarak bu donanmanın teşekkülüne yardım edeceğim. Bu seyahatim, bana güzel Karadeniz şehirlerini ve bahriyemizi tanıttı. Bunu temin eden Hamidiye’nin süvarisine, zabitlerine ve bütün mürettebatına samimi teşekkürlerimi takdim ederim.”

20 Eylül 1924 Cumartesi günü, Mustafa Kemal ATATÜRK geminin şeref defterine Deniz Kuvvetlerimiz açısından tarihi belge niteliğinde olan şu sözlerini kaydetmiştir:

“HAMİDİYE Kruvazörü, maziden kalan Donanma aksamı içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerinde faaliyete geçen ilk gemisi oldu. Beş seneden beri mütehassiri olduğum deniz hayatını bana yaşatan bu gemi oldu. Türk Donanması kumanda ve zabitan heyetini bu gemide ve buna refakat eden Peyk-i Şevket Torpido Kruvazörü’nde tanıdım.

Temas ettiğim, ruhu genç, mefküresi genç, bu istikbal kumandan ve zabitleri bende Bahriyemiz için kuvvetli ümitler hasıl etti. Bu kıymetli, şedit arzulu heyeti yadigarı mazi olan bu gemi içinde bırakmakla iktifa olunamaz. Onları, müsait ve müstahak oldukları kadar inkişafa mazhar edebilmek için bugünün icabatına başvurmak lazımdır.

Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devleti’nin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kaadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir. Bunun ilk azimet noktası, sefain-i harbiye tedarikinden evvel onları muvaffakıyetle sevk ve idareye muktedir kumandanlara, zabitlere, mütehassıslara malikiyettir. Hamidiye’de ve Peyk-i Şevket’te tanıdığım arkadaşlar, gayeye yürüyebileceğimizin canlı ve kıymetli delilidirler.

Bugün için bu güzide heyet büyük alaka ile muhafaza olunacaktır. Mevcut büyük, küçük gemilerimizden yalnız kabili istifade olanlar tefrik ve ihya edilebilir. Donanmamız Heyet-i Umumiyesi’nde, faal ve nafi unsurlardan mütevazı bir bahri cüz’ü tam vücuda getirmek imkanına kani oldum.

Bunun için Hükümet-i Cumhuriyetin, tedbir ve teşebbüsleri ile şahsen alakadar olacağım. Esaslı ve kıymetli bir nokta-i azimeti bulduktan sonra ondan muazzam gayeye yürümek ve ona vasıl olmak elbette müyesser olacaktır.”                                                                                                              

HAMİDİYE KRUVAZÖRÜ HATIRA DEFTERİ

Hamidiye Kruvazörü’nde 20 Eylül 1340 (1924) Cumartesi

Hamidiye Kruvazörü maziden yadigar kalan donanma aksamı içinde Türk Cumhuriyetinin denizlerde faliyete geçen ilk gemisi oldu.Beş seneden beri mütehasırı olduğum deniz hayatını bana yaşatan bu sefine oldu. Türk donanması kumanda ve zabitan heyetini bu gemide ve botla refakat eden Peyk-i Şevket Torpido Kruvazöründe tanıdım. Temas ettiğim ruhu genç, mefkuresi genç bu istikbal kumandan ve zabitleri bende bahriyemiz için kuvvetli ümitler hasıl etti. Bu kıymetler şedid, arzulu heyet-i yadigar-ı mazi olan bu gemi içinde bırakmakla iktifa olunamaz. Onları müsteid ve müstehak oldukları kadar inkişafa mazhar edebilmek için bu günün icabatına kavuşturmak lazımdır. Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Tük Devletinin donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kadir bir Türk donanmasına malik olmak gayedir.

Bunun ilk azimet noktası sefain-i harbiye tedarikinden evvel onları muvaffakiyetle sevk ve idareye muktedir kumandanlara, zabitlere mütehassıslara malikiyettir. Hamidiye’de ve Peyk-i Şevket’te tanıdığım arkadaşlar gayeye yürüyebileceğimizin canlı ve kıymetli delilleridir. Bugün için bu güzide heyet büyük alaka ile muhafaza olunacaktır. Mevcut büyük, küçük gemilerimizden yalnız kabil-i istifade olanlar tefrik ve ihya edilebilen donanmamız heyet-i umumiyesinde faal ve nafi anasırlardan mütevazi bir bahri cüz-ü tam vücuda getirmek imkanına kani oldum. Bunun için Hükümet-i Cumhuriyenin tedbir ve teşebbüsleriyle şahsen alakadar olacağım. Esaslı ve kıymetli bir nokta-i azimeti bulunduktan sonra ondan muazzam gayeye yürümek ve ona vasıl olmak için müyesser olacaktır.


Gazi Mustafa Kemal
20 Eylül 1924



İZMİR VAPURU

Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi
Müdüriyet-i Umumiyesi
Celilesi

İzmir Vapuru’yla Bahri Siyah seyahatimde vapurun mükemmeliyeti ve kumanda heyeti ile efradının vazife hususunda gösterdikleri liyakattan dolayı kumanda heyeti ve Seyrü Sefain Müdüriyetine arz-ı teşekkür tahsin eylerim.


Gazi Mustafa Kemal
19 Mayıs 1928

T.S.S.İ İzmir Vapuru

Seyr-i Sefain idaresinin intizam ve mükemmeliyetini her fırsatta, her yerde gördüm. Bu defa bana İstanbul’dan Samsun’a kadar pek güzel ve rahat bir seyahat temin eden İzmir Vapuru da bunun takdire şayan bir numunesidir.

Gazi Mustafa Kemal
16 Eylül 1928



MARMARA VAPURU


Marmara Vapuru’nda memnuniyetle geçirdiğimiz birkaç dakikanın hatırasına.



Gazi Mustafa Kemal
20 Eylül 1924



REŞİT PAŞA VAPURU

Reşit Vapuru’nda geçirdiğimiz saatler kıymetli hatıram meyanında bulunacaktır. Gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet seyri sefain idaremizin muktedir ellerde bulunduğuna şüphe bırakmamaktadır. Bu yazılarım teşekkürdür.


Gazi Mustafa Kemal
22 Eylül 1925



SAVARONA YATI

Atatürk Savarona Yatı’nda

1938 yılının mart ayı başında Cumhurbaşkanı Yatı olarak kullanılmak üzere satın alınan SAVARONA Yatı 01 Haziran 1938 günü Dolmabahçe önüne gelmiştir.

Aynı gün saat 15.30’da Cumhurbaşkanı Atatürk, refakatlerinde Başbakan Celal BAYAR, Başkatip Hasan Rıza SOYAK, Baş Yaver Celal TOLGAY, Milletvekillerinden Kılıç Ali, Cevat Abbas GÜRER, Salih BOZOK, İstanbul Valisi Muhittin ÜSTÜNDAĞ olduğu halde Acar Motoru ile Savarona Yatı’na gitmiş, Atatürk yatı çok beğenerek “Ne olurdu bu gemi elimize bir kaç sene evvel geçmiş olsaydı” diyerek yatta kalmaya karar vermiştir.

Atatürk Savarona’da kaldığı günlerde Marmara’da muhtelif seyirler yapmış, bunlardan birisi de Erdek’e olmuştur. 24 Haziran 1938 Cuma günü saat 14.00’de Savarona Yatı ile İstanbul’dan hareketle 18.00’de Erdek’e gitmiştir. Erdek’te bulunan Donanma tarafından selamlandıktan sonra karargahı Yavuz Zırhlısında bulunan Donanma Komutanı Amiral Şükrü OKAN’ın ziyaretini kabul etmiş, saat 21.30’da Erdek’ten hareketle saat 05.30’da Büyükada önüne gelmiştir.

Atatürk 09 Temmuz 1938 günü Bakanlar Heyeti’ni Savarona’da bir toplantıya çağırmış, öğleden sonra yapılan bu toplantı 3.5 saat kadar sürmüş ve Bakanlar ile yaptığı bu son toplantı olmuştur.

Ömrünün son senesinin 54 gününü Yat’ta geçirerek, 25 Temmuz 1938 gününün ilk saatinde, 01.00’de Savarona Yatı’ndan hasta olarak ayrılarak Dolmabahçe Sarayı’na geçmiştir.



ZAFER MUHRİBİ

17/11/1935, saat 17.00’da Çeşme önlerinde, 18, saat 7’ye kadar Ege Adaları alanında ve saat 10:30’dan sonra Antalya yolu ile dönüşte Zafer içinde geçirdiğimiz saatlerin hatırası unutulmayacaktır. Çoğu, geceye rastlayan bu yolculuğumuzda Zafer’in bütün Erat, Subay ve Komutanlarının ve Filotilla Komodoru Sait Halman’ın gösterdikleri dikkat ve vazife severliği çok takdir ettim. Bu değerli arkadaşlara olan teşekkürlerimi buraya kıvançla yazıyorum.

Zafer’e refakat eden Adatepe’de de aynı gayret ve vazife severlik tamamen görülmekteydi. Onun da erat, subay ve komutanlarına selam ve muhabbet

Kemal ATATÜRK
18 Kasım 1935